- Yasaklandı
- #1
Bir kere güldü, konu nerelere geldi.
Banlı Üye
Fransa İle İlişkiler, 1535 Kapitülasyon Antlaşması,Belgrad'ın Fethi,Mohaç Meydan Savaşı,Viyana Kuşatması,Almanya Seferi,Amasya Antlaşması,Rodos'un Fethi,Hint Deniz Seferlerinin,Kapitülasyon Antlaşması,Preveze Deniz Zaferi,Trablusgarb'ın Fethi,Cerbe Deniz Savaşı,Kıbrıs'ın Fethi,Osmanlı–İran ilişkilerinin,Rodos'un Fethi,Fransa İle İlişkiler,
KANUNI DÖNEMİ'NDEKİ SİYASİ OLAYLAR
16. YÜZYILDA AVRUPA
Kanuni, babası Yavuz'un ölümünden sonra 1520 yılında tahta geçti.
Babasından siyasi, ekonomik ve askeri açıdan çok güçlü bir devlet devralmıştı.
Avrupa devletleri, coğrafi keşifler ve Rönesans'ın etkisiyle kalkınma çabaları içindeydi.
Reform hareketlerinin etkisiyle dini ve siyasi karışıklıklar da yaşanıyordu.
Roma-Germen imparatoru Şarlken, Almanya, Avusturya, Macaristan, Hollanda ve İspanya ile akrabalık bağları kurarak, Avrupa'nın en güçlü devletine sahipti.
İngiltere ve Fransa Yüzyıl Savaşları sebebiyle güç kaybetmişlerdi.
Şarlken, Fransa ve Balkanlar üzerinde hakimiyet kurma mücadelesine girmişti.
Venediklilerle işbirliği yaparak Akdeniz ve Afrika kıyılarında güçlü bir donanma oluşturdu.
Osmanlı Devleti'ne karşı iran'la ittifak yaptı.Dönemin güçlü devletlerinden olan Portekiz, coğrafi keşifleri gerçekleştirerek, Hindistan'a ulaşmış,
Osmanlı Devleti'nin kontrolündeki baharat ticaretini ele geçirmeye çalışarak Osmanlı-Portekiz mücadelesine sebep olmuştur.
BATIDAKİ GELİŞMELER
Osmanlı-Macar ilişkileri
Roma-Germen İmparatorluğ'u'na ve Avusturya'ya akrabalık bağı ile bağlı olan Macaristan, Balkan topraklarını ele geçirmek istiyordu.
Macar kralı II. Layoş, Şarlken'e güvenerek, Osmanlı'ya karşı geliyor ve Balkan devletlerini Osmanlı'ya karşı kışkırtıyordu.
Belgrad'ın Fethi (1521)
Kanuni'nin Macaristan'a gönderdiği elçinin öldürülmesi üzerine, Belgrad fethedildi.
Avrupa'yı Balkanlara bağlayan Belgrad, Avrupa fetihleri için bir üs haline getirildi.
Mohaç Meydan Savaşı (1526)
Macaristan'ın Belgrad'ı geri almak istemesi üzerine Omanlı-Macar ilişkileri tekrar bozuldu.
Fransa kralı Fransuva'nın, Roma-Germen imparatoru Şarlken'e esir düşmesi üzerine, Fransa Osmanlı Devleti'nden yardım istedi.
Bu sebeple Kanuni, Macaristan üzerine sefere çıktı.
İki saat süren savaşta 100.000'i aşkın Macar askeri etkisi hale getirildi.
Macaristan'ın başkenti Budin fethedildi.
Macaristan, Osmanlı Devleti'ne bağlandı.
Macar tahtına Jan Zapolya (Yanoş) getirildi.
Osmanlıların Orta Avrupa'daki hakimiyeti güçlendi
Osmanlı-Avusturya mücadelesi başladı.
Osmanlı-Avusturya ilişkileri
Viyana Kuşatması (1529)
Avusturya kralı Ferdinand, Yanoş'un krallığını tanımayarak, macaristan üzerinde hak iddia ediyordu.
Avusturya'nın Budin'i ele geçirmesi üzerine sefere çıkıldı.
Kanuni, Budin'i geri aldı.
Avusturya'nın başkenti viyana kuşatıldı.
Avusturyalılar, Osmanlıların karşısına çıkmaya cesaret edemediler.
Kanuni, kış mevsiminin yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırdı.
Almanya Seferi (1532) ve Avusturya–İstanbul Antlaşması (1533)
Avusturya kralı Ferdinandın Budin'i tekrar kuşatması üzerine Almanya seferine çıkıldı.
Avusturya kralı Ferdinand ve ağabeyi Roma-Germen imparatoru Şarlken, Osmanlı ordusunun karşısına çıkmaya cesaret edemediler.
Kanuni'nin Ferdinand'a Gönderdiği Mektup
"Bu zaman kadar erlık davası edersin. Meydana çık da savaşalım. Şimdiye kadar kaç defa topraklarına gelipistediğimi yapıyorum. Fakat ne senden ne de yandaşlarından ne bir haber, ne de bir iz var. isze hükümdarlıkharamdır.
Askerlerinden utanmaz mısın? Eğer cesaretin varsa çık meydana seninle kozlarımızı paylaşalım. Eğer bu kez de savaş meydanına çıkmazsan yiğit& namını ağzına almayasın." (Peçevi Tarihi, s. 126)
1533 yılında yapılan İstanbul Antlaşması ile Ferdinand,
Macaristan işlerine karışmayacak,
Yanoş'un krallığını tanıyacak,
Avusturya kralı Osmanlı sadrazamanına denk sayılacaktı.
Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Avrupa'da üstünlüğü ele geçirmiştir.
İstanbul Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki sorunları çözmedi.
Macar kralının ölümünden sonra Ferdinand, Maaristan'ı işgal etti.
Kanuni, 1541 yılında Macar seferine çıktı.
Bu sefer sonrasında Macar toprakları üç kısma ayrıldı. Asıl Macaristan Budin eyaleti olarak Osmanlı'ya katılmış, Erdel, Sigismund'a, Macaristan'ın küçük bir bölümü de vergi karşılığında Avusturya'ya bırakılmıştır.
Avusturya'nın yaptığı antlaşmayı bozarak Erdel'e saldırması üzerine, Zigetvar seferi düzenlendi.
Kuşatma sırasında Kanuni vefat etti.
Kanuni'nin ölümü kale alındıktan sonra duyuruldu.
Osmanlı ve Avusturya'nın Ballkanlar ve Orta Avrupa üzerindeki hakimiyet mücadelesi 18. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir.
DOĞU'DAKİ GELİŞMELER
Osmanlı-İran Ilişkileri
Safevi tahtına Şah Ismail'in yerine Tahmasb çıkmıştı.
Osmanlı–İran ilişkilerinin Bozulma Sebepleri
Tahmasb'ın Osmanlı topraklarına saldırması,
Osmanlı'ya bağlı Bağdat valisini öldürmesi,
Avusturya ile ittifak kurması,
Osmanlı-İran ilişkilerinin bozulmasına sebep oldu.
Kanuni, İran üzerine dört büyük sefer düzenledi.
Bağdat, Karabağ, Revan, ve Nahçıvan'ı ele geçirdi.
İran, barış istemek zorunda kaldı.
Amasya Antlaşması (1555)
Osmanlı Devleti ile İran arasında yapılan antlaşmaya göre;
Bağdat, Karabağ, Revan, ve Nahçıvan Osmanlılarda kalacaktı.
Antlaşma 25 yıl sürecekti.
Amasya Antlaşması, Osmanlı Devleti ile İran arasındaki ilk antlaşmadır.
KANUNİ DÖNEMİNDE DENİZLERDE GELİŞMELER
Osmanlı Deniz Gücü
Osmanlı Devleti, görünüş itibarıyla bir kara devleti görümünde olsa da özellikle batı yönünde genişleyebilmek için deniz gücüne ihtiyaç duymuştur.
Bu dönemde denizlerde Osmanlı Devleti'nin karşısında, Venedik, Ceneviz, İspanya ve portekiz gibi güçlü devletler vardı.
Bayezit döneminde, Karadeniz'deki önemli ticaret limanları olan Kili ve Akkerman alındı.
Akdeniz'de ise Mora'daki İnebahtı, Modon, Koron ve Navarin fethedildi.
Osmanlı donanması, Kanuni döneminde dünyanın en güçlü deniz gücü durumuna geldi.
Zamanla Akdeniz, Ege ve Karadeniz bir Türk gölü haline geldi.
Yüzlerce yıl, Kızıldeniz ve Basra Körfezi'nin kontrolünü sağladı.
15. yüzyılın sonlarına doğru Akdeniz'de Osmanlı Devleti ve İspanya gibi iki yeni güç vardı.
Osmanlılar, Akdeniz'de İspanyollarla, Hint denizine ulaşarak İslam beldelerini ve Müslümanları tehdit eden Portekizlilerle mücadele etti.
Osmanlılar, 1516 ve 1517 yılında Suriye ve Mısır limanlarını ele geçirerek, Doğu Akdeniz kıyılarını hakimiyet altına aldılar.
Osmanlılar, kara ve denizlerdeki hâkimiyetlerini pekiştirmek için projeler geliştirmişlerdir.
Don–Volga Kanalı Projesi: (Hazar Denizi'ne ulaşarak Ruslara karşı Türkistan hanlıklarına yardım etmek için)
Süveyş Kanalı Projesi: (Baharat Yolu'nun güvenliği ve canlandırılması için
Marmara–Karadeniz Projesi
Rodos'un Fethi (1522): Stratejik öenmi olan Rodos'un Sen-Jan şövalyelerinden alınmasıyla Suriye ve Mısır deniz yolunun güvenliği büyük ölçüde sağlandı.
Cezayir'in Alınması (1533): Barbaros'un Kaptan-ı Derya olması ile savaşılmadan Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Preveze Deniz Zaferi (1538): Şarlken'in oluşturduğu Andrea Dorya komutasındaki haçlı donanması mağlup edilmiş, Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.
Trablusgarb'ın Fethi (1551): Şarlken'in kontrolündeki Sen Jan Şovalyeler'inden Turgut Reis tarafından alınmıştır.
Cerbe Deniz Savaşı (1559): Turgut Reis'in Andrea Dorya ile yaptığı büyük bir deniz savaşıdır. Böylece İspanyollar'ın elindeki Cerbe adası alınmıştır.
Malta Kuşatması (1565): Akdeniz'de korsanlık yapan Sen-Jan Şövalyeleri'nin elindeki ada kuşatılmışsa da Turgut Reis'in şehit düşmesi üzerine kuşatma kaldırılmıştır.
Sakız Adası'nın Fethi (1568): Cenevizlilerden Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından alınmıştır. Not: Ege'deki Türk hâkimiyeti pekişmiştir.
Akdeniz'de Kanuni döneminde tam bir üstünlük sağlanamadı.
Ancak, Kanuni'den sonra Kıbrıs'ın fethiyle Doğu Akdeniz'de tam bir üstünlük sağlandı.
Kıbrıs'ın Fethi (1571)
Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Kıbrıs'ın fethine, Avrupa devletlerini aleyhimize birleştirebileceği düşüncesiyle karşı idi.
Sokullu'nun karşı çıkmasına rağmen II. Selim, Kıbrıs'ın fethine karar verdi.
Vezir Lala Mustafa Paşa serdarlığa, Piyale Paşa donanma komutanlığına getirildi.
1570'te başlayan savaşlar sonucu Kıbrıs, 1571'de fethedildi.
Kıbrıs'ın Fethi'nin Nedenleri
Akdeniz ticaretinin güvenliğini sağlama düşüncesi
Kıbrıs'ın jeopolitik yönden çok önemli bir konumda bulunması ve zengin bir ada olması
Kıbrıs'ta üslenen şövalyelerin, korsanların Osmanlı ticaret gemilerine saldırması
Venediklilerin Kıbrıs için ödedikleri vergiyi kesmeleri
Kıbrıs'ın Osmanlı egemenliğindeki Anadolu, Mısır ve Suriye sahillerine yakın olması
Kıbrıs'ın Fethi'nin Sonuçları
Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.
Mısır yolunun güvenliği sağlandı.
Akdeniz'deki Osmanlı egemenliği pekiştirildi.
Venedikliler Doğu Akdeniz'den çıkarıldı.
İnebahtı deniz savaşına sebep oldu.
İnebahtı Savaşı (1571)
Sebep: Kıbrıs'ın fethi, Avrupa devletlerini yeniden harekete geçirdi.
Papa'nın kışkırtması ile İspanya, Malta, Venedik ve diğer Italyan devletleri birleşerek bir Haçlı donanması oluşturdular.
İki donanma İnebahtı Körfezinde karşılaştı.
Don Juan komutasındaki Haçlı donanması, İnebahtı'da Osmanlı donanmasını bozguna uğratarak gemilerini yaktı (1571).
Yenilginin Sebebi:
Bu yenilgide, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilerle değil, kara askerleriyle savaşa katılarak taktik hatası yapması önemli rol oynadı.
Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilik tecrübesinin olmaması ve Osmanlı donanmasının savaşa hazır olmaması Osmanlıların savaşı kaybetmelerine neden oldu (1571).
Şiddetli çarpışmalardan sonra Kaptan-ı Derya Ali Paşa ve beraberindekiler şehit düştü.
Osmanlı donanması beklemediği bir darbe aldı ve çok sayıda gemisi batırıldı.
Sonuçları:
Savaşın sonunda Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa, gemilerini kurtararak Istanbul'a getirdi.
Bu başarısından dolayı Uluç Ali Paşa, Kılıç unvanı ile kaptanıderyalığa getirildi.
İnebahtı Deniz Savaşı'nda kaybedilen donanmanın yerine, kısa zamanda daha güçlü bir donanma hazırlandı.
Donanmaya yapılan bu büyük harcama, Osmanlı ekonomini oldukça zora soktu.
Tunus'un Fethi (1574):
Tunus, Kanuni zamanında Barbaros Hayrettin Paşa tarafından alınmış, ancak bir süre sonra İspanyolların eline geçmişti.
Bulunduğu coğrafi konumuyla stratejik yönden büyük öneme sahipti.
II. Selim döneminde Tunus'un fethine karar verildi.
Sinan Pasa ve Kaptanı derya Kılıç Ali Paşa komutasındaki kuvvetler 1574'te Tunus'u fethetti.
Tunus, bir beylerbeylik durumuna getirildi.
Fas Sultanlığı'nın Osmanlı Himayesine Girmesi (1576)
Osmanlı Devleti ile Fas Sultanlığı arasında ilk ilişkiler Kanuni döneminde başladı.
Taraflar arasındaki ilişkiler Osmanlı Devleti'nin Cezayir'deki gücü ile orantılı olarak gelişme gösterdi.
XVI. yüzyılın ikinci yarısında Fas'taki iç mücadelelere karışan Osmanlı Devleti, Abdülmelik'e yardım ederek Fas Sultanı olmasını sağladı. (1576)
Sebepleri:
Fas'ın Akdeniz'in Atlas Okyanusu'na çıkış kapısı olan Cebelitarık Boğazı'nı kontrol etmesi.
Fas Sultanlığı'nın, Cezayir'in güvenliği yönünden büyük öneminin bulunması
Kuzey Afrika kıyalarının fethi tamamlandığı sırada Fas Sultanlığı'nda taht kavgası başlamıştı. Bir kısım Faslılar Portekiz kralından; bazıları da Osmanlı Devleti'nden yardım istediler.
Sokullu, Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşayı, Fas Sultanlığına yardıma gönderdi. Ramazan Paşa, Fas'a giderek orayı egemenliği altına almak isteyen Portekiz kralını Vadi-üs Sebil Savaşı'nda yendi (1578).
Önemi ve Sonuçları:
Bu zaferle Fas, Osmanlı himayesine alınmış oldu.
Bu savaşın sonunda Portekiz Krallığı, İspanya tarafından ele geçirildi.
Bu savaştan sonra Portekizliler Hint Deniz Yolu üzerindeki etkinliklerini İngiltere ve Hollanda'ya kaptırdılar.
Mısır'dan Fas'a kadar bütün Kuzey Afrika, Osmanlıların yönetimi ve denetimi altına girdi. Kuzey Afrika'da fetihler tamamlandı.
Kanuni Dönemindeki Hint Deniz Seferleri
Kanuni döneminde Osmanlı donanmasının diğer bir mücadele alanı da Hint Okyanusu olmuştur.
Coğrafi keşiflerde öncü rol oynayan Portekiz, Afrikayı güneyden dolaşarak Hint Okyanusu'na ulaşmıştı.
Hint Deniz Seferleri'nin Sebepleri
Portekiz'in Baharat Yolu'nu denetim altına almak istemesi
Hintli Müslümanlara yapılan baskı
Portekiz'in basra Körfezi ve Kızıldeniz' yapılan giriş ve çıkışları engellemesi
Gücerat sultanının yardım isteği
Portekiz'in Kızıldeniz'de hacca giden Müslümanlara saldırması
4 sefer düzenlenmiştir. -1538 > Hadım Süleyman Paşa,
-1551 > Piri Reis, -1552 > Murat Reis,
-1553 > Seydi Ali Reis seferleri gerçekleştiren kaptanlardır.
Bu seferlerde, istenilen başarıya ulaşılamamıştır.
Hint Deniz Seferlerinin Başarısız Olmasının Sebepleri
Hint deniz seferlerine gereken önemin verilmemesi
Osmanlı gemilerinin okyanus sularına dayanıklı olmaması
Portekiz donanmasının güçlü olması
Hint denizi'nin Osmanlı gemicileri tarafından iyi tanınmaması
Gücerat sultanlarının Osmanlı donanmasına yardım etmemesi
Fransa İle İlişkiler, 1535 Kapitülasyon Antlaşması
Kanuni, Şarlken'in Avrupa'da tek güç olmasını engellemek amacıyla bir taraftan Reform hareketlerini desteklerken diğer taraftan yaptığı seferlerle Fransa Kralı
Fransuva'yı kurtarmış ve tahta Şarlken karşısında güçlü tutabilmek için ekonomik ayrıcalıklar verilmiştir.
1535 Kapitülasyon Antlaşması'na göre;
Her iki ülke gemileri karşılıklı olarak ticaret yapmakla serbest olacaktı.
Fransız tüccarlardan düşük gümrük vergisi alınacak.
Osmanlı ülkesinde yaşayan Fransızlar'ın kendi aralarındaki davalara Fransız hakimler bakacaktı.
Aynı haklardan Türk gemiciler de yaralanacaktı.
Bu antlaşma iki hükümdar hayatta kaldığı sürece devam edecektir
Osmanlı Devleti, kapitülasyonlarla, Akdeniz ticaretini canlandırmayı ve Avrupa'nın siyâsi birliğini bozmaya çalışmıştır.
KANUNI DÖNEMİ'NDEKİ SİYASİ OLAYLAR
16. YÜZYILDA AVRUPA
Kanuni, babası Yavuz'un ölümünden sonra 1520 yılında tahta geçti.
Babasından siyasi, ekonomik ve askeri açıdan çok güçlü bir devlet devralmıştı.
Avrupa devletleri, coğrafi keşifler ve Rönesans'ın etkisiyle kalkınma çabaları içindeydi.
Reform hareketlerinin etkisiyle dini ve siyasi karışıklıklar da yaşanıyordu.
Roma-Germen imparatoru Şarlken, Almanya, Avusturya, Macaristan, Hollanda ve İspanya ile akrabalık bağları kurarak, Avrupa'nın en güçlü devletine sahipti.
İngiltere ve Fransa Yüzyıl Savaşları sebebiyle güç kaybetmişlerdi.
Şarlken, Fransa ve Balkanlar üzerinde hakimiyet kurma mücadelesine girmişti.
Venediklilerle işbirliği yaparak Akdeniz ve Afrika kıyılarında güçlü bir donanma oluşturdu.
Osmanlı Devleti'ne karşı iran'la ittifak yaptı.Dönemin güçlü devletlerinden olan Portekiz, coğrafi keşifleri gerçekleştirerek, Hindistan'a ulaşmış,
Osmanlı Devleti'nin kontrolündeki baharat ticaretini ele geçirmeye çalışarak Osmanlı-Portekiz mücadelesine sebep olmuştur.
BATIDAKİ GELİŞMELER
Osmanlı-Macar ilişkileri
Roma-Germen İmparatorluğ'u'na ve Avusturya'ya akrabalık bağı ile bağlı olan Macaristan, Balkan topraklarını ele geçirmek istiyordu.
Macar kralı II. Layoş, Şarlken'e güvenerek, Osmanlı'ya karşı geliyor ve Balkan devletlerini Osmanlı'ya karşı kışkırtıyordu.
Belgrad'ın Fethi (1521)
Kanuni'nin Macaristan'a gönderdiği elçinin öldürülmesi üzerine, Belgrad fethedildi.
Avrupa'yı Balkanlara bağlayan Belgrad, Avrupa fetihleri için bir üs haline getirildi.
Mohaç Meydan Savaşı (1526)
Macaristan'ın Belgrad'ı geri almak istemesi üzerine Omanlı-Macar ilişkileri tekrar bozuldu.
Fransa kralı Fransuva'nın, Roma-Germen imparatoru Şarlken'e esir düşmesi üzerine, Fransa Osmanlı Devleti'nden yardım istedi.
Bu sebeple Kanuni, Macaristan üzerine sefere çıktı.
İki saat süren savaşta 100.000'i aşkın Macar askeri etkisi hale getirildi.
Macaristan'ın başkenti Budin fethedildi.
Macaristan, Osmanlı Devleti'ne bağlandı.
Macar tahtına Jan Zapolya (Yanoş) getirildi.
Osmanlıların Orta Avrupa'daki hakimiyeti güçlendi
Osmanlı-Avusturya mücadelesi başladı.
Osmanlı-Avusturya ilişkileri
Viyana Kuşatması (1529)
Avusturya kralı Ferdinand, Yanoş'un krallığını tanımayarak, macaristan üzerinde hak iddia ediyordu.
Avusturya'nın Budin'i ele geçirmesi üzerine sefere çıkıldı.
Kanuni, Budin'i geri aldı.
Avusturya'nın başkenti viyana kuşatıldı.
Avusturyalılar, Osmanlıların karşısına çıkmaya cesaret edemediler.
Kanuni, kış mevsiminin yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırdı.
Almanya Seferi (1532) ve Avusturya–İstanbul Antlaşması (1533)
Avusturya kralı Ferdinandın Budin'i tekrar kuşatması üzerine Almanya seferine çıkıldı.
Avusturya kralı Ferdinand ve ağabeyi Roma-Germen imparatoru Şarlken, Osmanlı ordusunun karşısına çıkmaya cesaret edemediler.
Kanuni'nin Ferdinand'a Gönderdiği Mektup
"Bu zaman kadar erlık davası edersin. Meydana çık da savaşalım. Şimdiye kadar kaç defa topraklarına gelipistediğimi yapıyorum. Fakat ne senden ne de yandaşlarından ne bir haber, ne de bir iz var. isze hükümdarlıkharamdır.
Askerlerinden utanmaz mısın? Eğer cesaretin varsa çık meydana seninle kozlarımızı paylaşalım. Eğer bu kez de savaş meydanına çıkmazsan yiğit& namını ağzına almayasın." (Peçevi Tarihi, s. 126)
1533 yılında yapılan İstanbul Antlaşması ile Ferdinand,
Macaristan işlerine karışmayacak,
Yanoş'un krallığını tanıyacak,
Avusturya kralı Osmanlı sadrazamanına denk sayılacaktı.
Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Avrupa'da üstünlüğü ele geçirmiştir.
İstanbul Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki sorunları çözmedi.
Macar kralının ölümünden sonra Ferdinand, Maaristan'ı işgal etti.
Kanuni, 1541 yılında Macar seferine çıktı.
Bu sefer sonrasında Macar toprakları üç kısma ayrıldı. Asıl Macaristan Budin eyaleti olarak Osmanlı'ya katılmış, Erdel, Sigismund'a, Macaristan'ın küçük bir bölümü de vergi karşılığında Avusturya'ya bırakılmıştır.
Avusturya'nın yaptığı antlaşmayı bozarak Erdel'e saldırması üzerine, Zigetvar seferi düzenlendi.
Kuşatma sırasında Kanuni vefat etti.
Kanuni'nin ölümü kale alındıktan sonra duyuruldu.
Osmanlı ve Avusturya'nın Ballkanlar ve Orta Avrupa üzerindeki hakimiyet mücadelesi 18. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir.
DOĞU'DAKİ GELİŞMELER
Osmanlı-İran Ilişkileri
Safevi tahtına Şah Ismail'in yerine Tahmasb çıkmıştı.
Osmanlı–İran ilişkilerinin Bozulma Sebepleri
Tahmasb'ın Osmanlı topraklarına saldırması,
Osmanlı'ya bağlı Bağdat valisini öldürmesi,
Avusturya ile ittifak kurması,
Osmanlı-İran ilişkilerinin bozulmasına sebep oldu.
Kanuni, İran üzerine dört büyük sefer düzenledi.
Bağdat, Karabağ, Revan, ve Nahçıvan'ı ele geçirdi.
İran, barış istemek zorunda kaldı.
Amasya Antlaşması (1555)
Osmanlı Devleti ile İran arasında yapılan antlaşmaya göre;
Bağdat, Karabağ, Revan, ve Nahçıvan Osmanlılarda kalacaktı.
Antlaşma 25 yıl sürecekti.
Amasya Antlaşması, Osmanlı Devleti ile İran arasındaki ilk antlaşmadır.
KANUNİ DÖNEMİNDE DENİZLERDE GELİŞMELER
Osmanlı Deniz Gücü
Osmanlı Devleti, görünüş itibarıyla bir kara devleti görümünde olsa da özellikle batı yönünde genişleyebilmek için deniz gücüne ihtiyaç duymuştur.
Bu dönemde denizlerde Osmanlı Devleti'nin karşısında, Venedik, Ceneviz, İspanya ve portekiz gibi güçlü devletler vardı.
Bayezit döneminde, Karadeniz'deki önemli ticaret limanları olan Kili ve Akkerman alındı.
Akdeniz'de ise Mora'daki İnebahtı, Modon, Koron ve Navarin fethedildi.
Osmanlı donanması, Kanuni döneminde dünyanın en güçlü deniz gücü durumuna geldi.
Zamanla Akdeniz, Ege ve Karadeniz bir Türk gölü haline geldi.
Yüzlerce yıl, Kızıldeniz ve Basra Körfezi'nin kontrolünü sağladı.
15. yüzyılın sonlarına doğru Akdeniz'de Osmanlı Devleti ve İspanya gibi iki yeni güç vardı.
Osmanlılar, Akdeniz'de İspanyollarla, Hint denizine ulaşarak İslam beldelerini ve Müslümanları tehdit eden Portekizlilerle mücadele etti.
Osmanlılar, 1516 ve 1517 yılında Suriye ve Mısır limanlarını ele geçirerek, Doğu Akdeniz kıyılarını hakimiyet altına aldılar.
Osmanlılar, kara ve denizlerdeki hâkimiyetlerini pekiştirmek için projeler geliştirmişlerdir.
Don–Volga Kanalı Projesi: (Hazar Denizi'ne ulaşarak Ruslara karşı Türkistan hanlıklarına yardım etmek için)
Süveyş Kanalı Projesi: (Baharat Yolu'nun güvenliği ve canlandırılması için
Marmara–Karadeniz Projesi
Rodos'un Fethi (1522): Stratejik öenmi olan Rodos'un Sen-Jan şövalyelerinden alınmasıyla Suriye ve Mısır deniz yolunun güvenliği büyük ölçüde sağlandı.
Cezayir'in Alınması (1533): Barbaros'un Kaptan-ı Derya olması ile savaşılmadan Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Preveze Deniz Zaferi (1538): Şarlken'in oluşturduğu Andrea Dorya komutasındaki haçlı donanması mağlup edilmiş, Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.
Trablusgarb'ın Fethi (1551): Şarlken'in kontrolündeki Sen Jan Şovalyeler'inden Turgut Reis tarafından alınmıştır.
Cerbe Deniz Savaşı (1559): Turgut Reis'in Andrea Dorya ile yaptığı büyük bir deniz savaşıdır. Böylece İspanyollar'ın elindeki Cerbe adası alınmıştır.
Malta Kuşatması (1565): Akdeniz'de korsanlık yapan Sen-Jan Şövalyeleri'nin elindeki ada kuşatılmışsa da Turgut Reis'in şehit düşmesi üzerine kuşatma kaldırılmıştır.
Sakız Adası'nın Fethi (1568): Cenevizlilerden Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından alınmıştır. Not: Ege'deki Türk hâkimiyeti pekişmiştir.
Akdeniz'de Kanuni döneminde tam bir üstünlük sağlanamadı.
Ancak, Kanuni'den sonra Kıbrıs'ın fethiyle Doğu Akdeniz'de tam bir üstünlük sağlandı.
Kıbrıs'ın Fethi (1571)
Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Kıbrıs'ın fethine, Avrupa devletlerini aleyhimize birleştirebileceği düşüncesiyle karşı idi.
Sokullu'nun karşı çıkmasına rağmen II. Selim, Kıbrıs'ın fethine karar verdi.
Vezir Lala Mustafa Paşa serdarlığa, Piyale Paşa donanma komutanlığına getirildi.
1570'te başlayan savaşlar sonucu Kıbrıs, 1571'de fethedildi.
Kıbrıs'ın Fethi'nin Nedenleri
Akdeniz ticaretinin güvenliğini sağlama düşüncesi
Kıbrıs'ın jeopolitik yönden çok önemli bir konumda bulunması ve zengin bir ada olması
Kıbrıs'ta üslenen şövalyelerin, korsanların Osmanlı ticaret gemilerine saldırması
Venediklilerin Kıbrıs için ödedikleri vergiyi kesmeleri
Kıbrıs'ın Osmanlı egemenliğindeki Anadolu, Mısır ve Suriye sahillerine yakın olması
Kıbrıs'ın Fethi'nin Sonuçları
Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.
Mısır yolunun güvenliği sağlandı.
Akdeniz'deki Osmanlı egemenliği pekiştirildi.
Venedikliler Doğu Akdeniz'den çıkarıldı.
İnebahtı deniz savaşına sebep oldu.
İnebahtı Savaşı (1571)
Sebep: Kıbrıs'ın fethi, Avrupa devletlerini yeniden harekete geçirdi.
Papa'nın kışkırtması ile İspanya, Malta, Venedik ve diğer Italyan devletleri birleşerek bir Haçlı donanması oluşturdular.
İki donanma İnebahtı Körfezinde karşılaştı.
Don Juan komutasındaki Haçlı donanması, İnebahtı'da Osmanlı donanmasını bozguna uğratarak gemilerini yaktı (1571).
Yenilginin Sebebi:
Bu yenilgide, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilerle değil, kara askerleriyle savaşa katılarak taktik hatası yapması önemli rol oynadı.
Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilik tecrübesinin olmaması ve Osmanlı donanmasının savaşa hazır olmaması Osmanlıların savaşı kaybetmelerine neden oldu (1571).
Şiddetli çarpışmalardan sonra Kaptan-ı Derya Ali Paşa ve beraberindekiler şehit düştü.
Osmanlı donanması beklemediği bir darbe aldı ve çok sayıda gemisi batırıldı.
Sonuçları:
Savaşın sonunda Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa, gemilerini kurtararak Istanbul'a getirdi.
Bu başarısından dolayı Uluç Ali Paşa, Kılıç unvanı ile kaptanıderyalığa getirildi.
İnebahtı Deniz Savaşı'nda kaybedilen donanmanın yerine, kısa zamanda daha güçlü bir donanma hazırlandı.
Donanmaya yapılan bu büyük harcama, Osmanlı ekonomini oldukça zora soktu.
Tunus'un Fethi (1574):
Tunus, Kanuni zamanında Barbaros Hayrettin Paşa tarafından alınmış, ancak bir süre sonra İspanyolların eline geçmişti.
Bulunduğu coğrafi konumuyla stratejik yönden büyük öneme sahipti.
II. Selim döneminde Tunus'un fethine karar verildi.
Sinan Pasa ve Kaptanı derya Kılıç Ali Paşa komutasındaki kuvvetler 1574'te Tunus'u fethetti.
Tunus, bir beylerbeylik durumuna getirildi.
Fas Sultanlığı'nın Osmanlı Himayesine Girmesi (1576)
Osmanlı Devleti ile Fas Sultanlığı arasında ilk ilişkiler Kanuni döneminde başladı.
Taraflar arasındaki ilişkiler Osmanlı Devleti'nin Cezayir'deki gücü ile orantılı olarak gelişme gösterdi.
XVI. yüzyılın ikinci yarısında Fas'taki iç mücadelelere karışan Osmanlı Devleti, Abdülmelik'e yardım ederek Fas Sultanı olmasını sağladı. (1576)
Sebepleri:
Fas'ın Akdeniz'in Atlas Okyanusu'na çıkış kapısı olan Cebelitarık Boğazı'nı kontrol etmesi.
Fas Sultanlığı'nın, Cezayir'in güvenliği yönünden büyük öneminin bulunması
Kuzey Afrika kıyalarının fethi tamamlandığı sırada Fas Sultanlığı'nda taht kavgası başlamıştı. Bir kısım Faslılar Portekiz kralından; bazıları da Osmanlı Devleti'nden yardım istediler.
Sokullu, Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşayı, Fas Sultanlığına yardıma gönderdi. Ramazan Paşa, Fas'a giderek orayı egemenliği altına almak isteyen Portekiz kralını Vadi-üs Sebil Savaşı'nda yendi (1578).
Önemi ve Sonuçları:
Bu zaferle Fas, Osmanlı himayesine alınmış oldu.
Bu savaşın sonunda Portekiz Krallığı, İspanya tarafından ele geçirildi.
Bu savaştan sonra Portekizliler Hint Deniz Yolu üzerindeki etkinliklerini İngiltere ve Hollanda'ya kaptırdılar.
Mısır'dan Fas'a kadar bütün Kuzey Afrika, Osmanlıların yönetimi ve denetimi altına girdi. Kuzey Afrika'da fetihler tamamlandı.
Kanuni Dönemindeki Hint Deniz Seferleri
Kanuni döneminde Osmanlı donanmasının diğer bir mücadele alanı da Hint Okyanusu olmuştur.
Coğrafi keşiflerde öncü rol oynayan Portekiz, Afrikayı güneyden dolaşarak Hint Okyanusu'na ulaşmıştı.
Hint Deniz Seferleri'nin Sebepleri
Portekiz'in Baharat Yolu'nu denetim altına almak istemesi
Hintli Müslümanlara yapılan baskı
Portekiz'in basra Körfezi ve Kızıldeniz' yapılan giriş ve çıkışları engellemesi
Gücerat sultanının yardım isteği
Portekiz'in Kızıldeniz'de hacca giden Müslümanlara saldırması
4 sefer düzenlenmiştir. -1538 > Hadım Süleyman Paşa,
-1551 > Piri Reis, -1552 > Murat Reis,
-1553 > Seydi Ali Reis seferleri gerçekleştiren kaptanlardır.
Bu seferlerde, istenilen başarıya ulaşılamamıştır.
Hint Deniz Seferlerinin Başarısız Olmasının Sebepleri
Hint deniz seferlerine gereken önemin verilmemesi
Osmanlı gemilerinin okyanus sularına dayanıklı olmaması
Portekiz donanmasının güçlü olması
Hint denizi'nin Osmanlı gemicileri tarafından iyi tanınmaması
Gücerat sultanlarının Osmanlı donanmasına yardım etmemesi
Fransa İle İlişkiler, 1535 Kapitülasyon Antlaşması
Kanuni, Şarlken'in Avrupa'da tek güç olmasını engellemek amacıyla bir taraftan Reform hareketlerini desteklerken diğer taraftan yaptığı seferlerle Fransa Kralı
Fransuva'yı kurtarmış ve tahta Şarlken karşısında güçlü tutabilmek için ekonomik ayrıcalıklar verilmiştir.
1535 Kapitülasyon Antlaşması'na göre;
Her iki ülke gemileri karşılıklı olarak ticaret yapmakla serbest olacaktı.
Fransız tüccarlardan düşük gümrük vergisi alınacak.
Osmanlı ülkesinde yaşayan Fransızlar'ın kendi aralarındaki davalara Fransız hakimler bakacaktı.
Aynı haklardan Türk gemiciler de yaralanacaktı.
Bu antlaşma iki hükümdar hayatta kaldığı sürece devam edecektir
Osmanlı Devleti, kapitülasyonlarla, Akdeniz ticaretini canlandırmayı ve Avrupa'nın siyâsi birliğini bozmaya çalışmıştır.